Nitelikli

İnsan Zihni

  

İnsan zihni

          



İnsan Zihni

 "Biz bir robot muyuz?"

İnsan zihni birçok fonksiyondan¹* oluşan karmaşık²* bir yapıdır. Bir nevi robottan (karmaşık bir robot) farksızdır. Bunu insan zihnini incelediğimiz zaman anlıyoruz. Bütün duygu, düşünce, hal, davranış ve tutumlarımız. Yani insanı insan yapan şeylerin hepsi belli olay, ortam ve durumlar sonucunda oluşan fonksiyon gruplarıdır. Nörotransmitter maddeler bunun en büyük kanıtıdır. Örneğin serotonin(mutluluk hormonu) Salgıladığımızda mutlu oluyoruz. Bu bizi neden bir robot yapsın? Çünkü serotonin salgılanması ya da salgılanmaması bir fonksiyon grubunun sonucudur. ~Belli şartlar sonucunda oluşan cevaptır~Bu fonksiyon grubunun yapısı bizi hayata tutacak şekildedir. Uygun olmayan zaten elenmiştir. Bu şartlara örnek olarak güvende olmak: Güvende olmadığında da Serotonin salgılayanlar avcılara yem olduğu için yok olmuşlardır. Şartlara başka bir örnek aç olmaktam rahatsız olmayan beslenmek için motivasyon*³ bulamayacağından açlıktan ölür. Bahsettiğim fonksiyonun kafanızda daha rahat canlanması için Şöyle bir örnek vereyim. Bir robot hayal edin. Göğsünün ortasında bir tuş var ve tuşa basınca ağızı hareket ediyor. Gülmeye benzer sesler çıkarıyor. Aslında buradaki robot dediğimiz insanın ta kendisidir. Sadece aradaki fark robotun girdisinin yalnız bir tuşla ilintili olması, insanınsa tuşlarının karmaşık yapıda olmasıdır⁴*. Bir tuşun (girdinin) birden fazla tepki oluşturması ya da bir cevap için birden fazla tuşa ihtiyaç olması ve de farklı tuş⁵* kombinasyonlarının farklı tepkiler vermesi vs. Burada robot denince her şeyi doğru yapan olarak algılamayın. İnsan algıladıklarına göre tepki verir ve algıladıklarımız da kusurlu olduğu için yanlış çıktı(tepki)⁶* verebiliriz. Az önce verdiğim robot örneği canlı değil sonuçta. Bunu canlılarda göremiyor muyuz? Görüyoruz tabii ki bunlara da Refleks deniyor. Diz kapağı refleksinden sonradan kazanılan enstrüman çalma refleksine kadar. Mesela kemen çalan birinin "Fa" notasını algılayınca düşünmeden elini doğru tele bastırması. Tabii ki beyin bunlarla sınırlı değil.Bunların yanı sıra (ki bence en önemlisi çünkü algılarımızla⁷* ilgili) "Bağdaştırma" dediğimiz ilkeyle yakından ilgilidir. Bağdaştırma girdilerinin sınıflara ayrılmasıdır⁸*. Beyin bu sınıflandırmaya göre cevap oluşturur. Bağdaştırma⁹*Aynı zamanda hafızayla yakından ilişkilidir. Beyin aldığı verileri kod¹⁰* olarak depo eder. Kodlar ise depoda tek başına kayıt edilmez. Diğer girdiler ile ilintili¹¹* haldedir. Başka girdiler ile bağdaştırılır. Örneğin bir gül şöyle kayıt edilebilir: "Kırmızı, çiçek, kadınlar, koku vs. "Bu bağdaştırdığı şeyler ise tek başına Başka bir koddur. Tabi ki sadece ona pozitif yönde benzeyen de değil. Onun zıttıyla da bağdaştırılır. Sonuçta bir şeyin zıttı da o şeyi anımsatır. Akıl yürütmemizin de kökeni bağdaştırmaya dayanır. Ama ona burada değinmeyeceğim. Peki bütün bu fonksiyonlara verilen tepki neye göre belirlenmiş? Burada evrim yardımımıza koşuyor. Beynimiz bizi hayatta tutup ürememizi sağlayacak şekilde evrimleşmiştir.¹²* Peki nasıl oluyor da bu kadar karmaşık yapıda olabiliyor? İlk canlıların basit yapıda olması ve sayılarının zamanla artması değişen şartlara uyum sağlayamamanın yok olmasına sebep olmuştur. Zamanla sayının artmasıyla beraber birey başına düşen gıda azalmıştır, diğerlerinden daha iyi uyum sağlayamayan elenmiştir. Daha iyi uyum sağlamanın tek yolu karmaşıklaşmak değildir. Enerji ihtiyacını azaltmak da çözüm olabilir. Yani adaptasyonun yalnızca bir yolu yoktur.Dallanmanın ve çeşitliliğin kaynağı budur. Karmaşıklaşmanın bir başka sebebi ise farklı ortamlara uyum sağlamak zorunda olan bireylerin yaşanabilir ortam çeşitliliğini artırmasıyla evrimin kendisi de paralel olarak gelişir. Yani evrim ve yeni ortamları uyum Sağlanmasıyla beraber yeni koşullara yeni evrimleri de beraberinde getirir. Şunu da atlamayalım. Burada bahsettiğim fonksiyon grupları reflekslerin karmaşıklaşmış halidir (Reflekslere fonksiyonları özdeş görebilirsiniz)Refleksleri ikiye ayırıyoruz. Doğuştan gelenler ve sonradan kazanılanlar.


Refleksler:Az girdili, basit ve daha sinirsel olan Reflekslere örnek olarak: öksürme, susama, hapşırma, emme refleksi, yüksek sesle irikilme,... yani girdiler 1 ve 0 olarak alınır ve genelde bir yada birkaç girdi söz konusudur.


Fonksiyon grubuları:Daha hormoneldir içerisinde birçok refleks barındırır. Burada birçok girdinin karmaşık yapısı vardır. 1 ve 0 dan ziyade bir değerlendirme söz konusudur örnek olarak bir şeyin avcı olarak tanımlananması: Bu duruma eşit kolu teraziye benzetebiliriz. Terazinin bir kefesinde avcı olduğunu gösteren girdiler. Diğer kefesinde avcı olmadığını gösteren girdiler. Terazinin hangi kefesi ağır basarsa ona göre bir tanımlama yapılır. (Tabi her girdiğin ağırlığı aynı değildir. )Buraya bir parantez açıyorum. Söyle bir soru yönlendirilebilir. Neden hata yapıyoruz? Buna kısaca cevaplamıştım. Daha kapsamlı bir cevap gerektiğini düşündüm. İki başlık altında cevaplıyoruz. Genel cevap olarak evrimin bizi %100 uyum sağlayacak şekilde değil diğerlerinden daha fazla uyum sağlamamız için yetiştirmiş olması ve ortamı sürekli değiştiği için de evrimin de sürekli devam etmesi. Özel cevap olarak ise algılarımızın kaynağı olan reseptörlerin(örneğin göz) kusurlu olması. Bu yüzden hatalı cevaplar oluşur. Beyninde de bu hataları en azından indirmek için "birleştirme" metodu kullanılır. Elindeki verilere göre, olasılığı en fazla olana göre cevap verir. Burada da daha önce bahsettiğim eşit kolu terazi benzetmesi geçerlidir. Ayrıca buna benzer şekilde "tamamlama" da yapar. Örneğin bir kuş kanadı gördüğünde kuşu kendi tamamlar. Değinmek istediğim bir başka konu girdilerin azalmasıyla beynin kendini koruyup en kötüsüne göre hareket etmesi. Örneğin gece ormanda tek başınızdaysanız karanlığın etkisiyle gözlerinizi aldığı girdilerin azalmasıyla beynin en kötüsüne göre hazırlık yapar ve beyninizin sizinle oyun oynamaya başlar.Rüzgarla sarsılan ağacı bir yırtıcı zannedebilirsiniz. Başka bir konu ise yapay zeka. Birden çok girdiği ile anlamlı cevap vermesi için tasarlanmıştır. Eskiden robotlar tek girdi ve bu girdi insan yardımıyla olduğundan basit yapıdaydı. Şimdi ise kendilerine ait reseptörler ve daha çok girdi ile çalışıp bunları doğru değerlendirebilir durumdalardır. İnsan zihnine benzetmeye çalışılmaktadır.Ama yapay zeka nasıl bize göre daha doğru sonuç üretebiliyor? Çünkü biz doğru cevap vermek için evrimleşmedik. Hayatta kalıp üremek için evrimleştik. Robotlar ise doğru cevap vermek için üretildi.Sözlerimi toparlayacak olursam: Biz karmaşık bir robotuz ve gerçeklik algıladıklarımızdan ibaret.


Daha fazlası için profilimden blog siteme göz atabilirsiniz.


1) Burada fonksiyondan kasıt belli girdilerle belli sonuç veren matematikte kullandığımız fonksiyondur. 


2) Karmaşık derken anlaşılmaz olarak algılanmasın. 


3) Motivasyonun buradaki anlamı bir şeyi yapmaktaki amaçtır. 


4) Bütün metindeki karmaşıklıktan kasıt anlaşılmaz değil.Birbiriyle çok girintili çıkıntılı olmasıdır.


 5) Burada sonra tuş diye bahsettiğim şeyi girdi olarak alacağım. 


6) Tepkiyi buradan sonra çıktı olarak alacağım.


7) Algılarımız çok önemlidir.Fonksiyonun girdilleridir.Tuşa basılıp basılmadığını anlama kabiliyetimizdir.


8) Her girdiye özel bir fonksiyon tanımlanamayacağı için belli sınıflara ait genel fonksiyonlar vardır. 


9) bağdaşlaştırma hayvan eğitimlerine örnek verilebilir.Zilli çalınca yemek verilen köpek zilli yemeği bağdaştırır.


 10) Koddan kısıt aldığı girdileri başka girdilerle Bağdaştırılmasıdır. 


11) İlintiden kasıt girintili-çıkıntılı bir ilişkide olmasıdır. 


12) İnsan evrenin ve soru şeyleri anlamakta zorlanmasının sebebi de budur.Beynimiz bunları anlamak için evrimleşmemiştir.

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar